21 Temmuz 2017 Cuma

ÂH-U ZÂR

İnsan yüreğinin kulağı olsa zihniyle geçerdi taarruza ve yüreğinin silahı olsa müebbete hüküm giyecek kadar katlederdi zihni zannımca. 

Âh insan evladı!

Nefsin seni gaddarlaştırmamalıydı.

Dünya kardeşim dünya!

Alışılmış zorluklardan ibaret, çoğunlukla sözlerde kalmıyor kifayet.

Âh be kardeşim!

Edep yahû edep.

Öyle basit mi hemencik olsun her şey, istiyorsun ki üstüne otursun kıyafet. Otursun tabi öyle edep gösterilmez, lafta kalmasın. Kalmasın üzerine emanet...

Yangın yerine dönmüş mevziler, yanan yerlerde yok olmuş mevkiiler… Herkes sanıyor kendini fevkal beşer, sahi avarelik insanda ne gezer? Burnunu uzatmış mı uzatmış Kafdağı’na, kimse yetişemez arşa uzanmış bir başına, aldanıyor şu dünyaya.

Üç kuruşluk dünya nimetini sayıyor sefadan, bihaber cefadan...

Dünyaya aldanmış insan ne anlar, İlahi sevdadan muteber sayar kendini. Öte tarafta tarumar olacak bilmez bunu dünyada. Gafletler derya olmuş yıkarken beyni, gün gelir o deryada yanarken buluverir kendini.

Ve azizim,

“İnsanı ateş değil kendi gafleti yakar. Herkeste kusuru görür kendine kör bakar, neye nasıl bakarsan o sana öyle bakar.”

Âh azizim,

Gözümüzün içine bakıyorlar büyü diye.

Dünyaya büyümek için gelmedik mi en nihayetinde. Fakat biz iyi niyeti kaybetmeyelim...

Büyüyelim ama içimiz çocuk kalsın. Büyüyelim, gözlerimizin feri yansın...

Öyle ki gözlerimiz ilhamımız olsun yolumuzda.

Ve büyüyelim içimize sığmayan bahar, bahçe olsun dünyaya...

Unutma ki iyi niyeti toprağa tükürsen fidan verir sana. İyi olmaktan vazgeçme...

Vesselâm...

DENEME: EMİNEGÜL TÜRÜDÜ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder