Yazın dünyasının çizgileri sınırsızlıktır. Yazarın her bir eseri sonu görünmeyen bir okyanusun küçük bir damlasından ibarettir. Bugün de okyanusun bu damlalarının, yazarlar tarafından neye göre belirlendiğini, zihinlerinde ne gibi süzgeçlerden geçirdiklerini, ilham kaynaklarının ne olduğu gibi konulardan bahsedeceğiz.
Yazar eseri oluştururken etkileyen önemli meselelerden biri ideolojik görüşüdür. İstisnalar dışında çoğu yazarın eserini okurken onun fikir dünyasından haberdar olabilir, bize ne vermek istediğini anlayabiliriz.
İdeolojik görüşünün yanı sıra yazarın nasıl bir ruh haline sahip olduğu da çok önemlidir. Neşeli bir ruh haline sahipse yazdığı eserlerde okuyucuyu mutlu edecek eserlere rastlamak mümkündür. Şayet yazar melankoli sahibi, duygularına yenik bir ruh haline sahipse okuyucusuna bu duyguları yansıtır. Ki okuyucuların da okuma zevkleri bu şekilde çeşitlenir. Kimi okur sonbaharı severken kimi okur ilkbaharı sever. Kimisi kışa hayranken kimisi yaza âşıktır.
Eserin oluşumunda bir diğer önemli etken de dış etkendir. Yaşanılan çevrenin eserin oluşumundaki etkisini göz ardı etmek mümkün değildir. Avrupa’nın herhangi bir şehrinde keyfi yerinde bir yazardan savaşın zorluklarını yazmasını beklemek biraz güçtür. Keza Suriye’de, Filistin’de üzerlerine bombalar yağarken de bir yazardan baharda açan çiçekleri anlatmasını bekleyemeyiz. Kişinin ruh hali ne kadar eğlenceli olsa dahi dış etkenler bu ruh halinin önüne geçebilir.
Şu ana kadar saydığımız ideolojik görüş, ruh hali, dış etkenler dışında en azından bu nedenler kadar etkili olan bir diğer nedense popülaritedir. Yazarın popüler olma isteği ona yaşamadığı olayları, hissetmediği duyguları yazdırabilir. Bu sebeple yazarın eser oluşturmasına neden olan en yapay neden budur. Tüm bu nedenlerin dışında yazarken dikkat edilmesi gereken husus ise edeptir. Çünkü edebiyat kök itibariyle edep kelimesinden gelmektedir. Edepsizliğin başladığı yerde edebiyat biter!
Deneme: Batuhan Dere
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder