18 Eylül 2016 Pazar

ADALET VE EŞİTLİK KAVRAMLARI ÜZERİNE

Adalet ve eşitlik kavramı üzerine yüzyıllardır düşünülmüş ve muhtelif şekillerde bu kavramlar açıklanmaya çalışılmıştır. Ancak kavramların soyut olması ve bilimlere göre içerdiği anlamların sair olması sebebiyle adalet ve eşitlik kavramı üzerine tartışmalar hala devam etmektedir.

Bir toplumda değerlerin, ilkelerin, ideallerin, erdemlerin, cisimleşmiş somutlaşmış, hayata geçirilmiş olması durumu olan 'adalet' herkesin hak ettiği ödül ya da ceza ile karşılaşması durumudur. Bununla birlikte bir kimsenin hakkının, ona düşen payın objektif olarak belirlenmesi son derece zor hatta imkânsızdır. Eşitlik ise hak etse de hak etmese de aynı herkesin aynı payı almasıdır. Bu sebeple eşitlik adalet, adalet de eşitlik demek değildir. Tabiatta da eşitlik yoktur ancak adalet vardır. Etrafınızda dağ, deniz, ova, nehir ve benzeri bir sürü yeryüzü şekli vardır. Bunlardan hangilerinin uzunluğu, derinliği, hacmi birbiriyle aynıdır? Hiçbiri. Bütün yüzey şekilleri bulunduğu bölge ile orantılıdır. Ancak hiçbiri birbiriyle eşit değildir. Mesela insanda iki ayak, keçide dört ayak vardır. Burada bir eşitsizlikten bahsedebiliriz ancak adaletsizlikten bahsedemeyiz. Çünkü insana böylesi, keçiye de öylesi yakışır.

İnsanlar da yaratılışları itibariyle birbirinden farklıdır ancak bu farklılık bir eşitsizlik doğurmaz, bilakis adalet içerir. Kimimiz siyahî, kimimiz beyaz; kimimiz kısa, kimimiz uzun; kimimiz zayıf, kimimiz şişman... Aksi düşünülemezdi zaten. Yoksa hepimiz aynı makineden çıkmış gibi birbirimizin kopyası olurduk. İlk bakışta birbirinden ayıramadığımız tek yumurta ikizlerinin bile birbirinden farklı birçok fiziksel özelliği vardır.

Adaletin eşitlik, eşitliğinde adalet olduğuna dair büyük bir yanılgı vardır. Çünkü eşitlik adalet demek değildir tam tersine eşitsizlik adaleti sağlar. Örneğin bilenle bilmeyen eşit olursa, engelli ile engelsizler aynı kefeye koyulursa, müdür ile altındaki memur eşit olursa (vesaire) burada adalet değil eşitlikten meydana gelen adaletsizlik vardır. Şimdi diyeceksiniz ki; "Biz eşitlik derken aynı durumdaki kişilerin arasındaki eşitlikten bahsediyoruz." Bana kalırsa bu görüşte eksiktir, yanlıştır. Çünkü kâinatta birbirinin aynısı olan hiçbir şey yoktur. Örneğin iki aynı statüdeki memur bile çalışma yönünden, davranış yönünden birbirinden farklıdır ve o şekilde değerlendirilmeli, haklarında o şekilde hüküm verilmelidir.

Sadece pozitif hukuk açısından değil, aynı zamanda İslam Hukuku açısından da eşitliğin adaleti sağlamadığı Esma-ül Hüsna’dan şu isimle sabittir. Şöyle ki; Allah'ın bütün insanları farklı yaratması El-Adl ismine göre âdildir. Bu durum, en adaletli olan Allah'ın eşitliğin içinde adalet olmayacağının veya adaletin eşitlikle sağlanamayacağının delilleridir. Adalet ve eşitlik kavramlarını bir nebze de olsa açıklamaya çalıştım. Son olarak belirtmek isterim ki adalet ve eşitlik kavramları aynı olmamakla beraber bunlara yüklediğimiz anlamlar toplumdan topluma hatta kişiden kişiye değişebilir. Bu sebeple kesin bir kanıya varmak çok zordur.

Deneme: Halim Tatlı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder