17 Eylül 2016 Cumartesi

PARA PARA PARA

Hayatımızın birçok yerinde para karşımıza çıkmakta. Ya kapıları açar para ya da önümüzü duvarlar örer. Dünyanın tüm düzeni üzerine kuruludur paranın. Evlenirken, yemek yerken, çocuk sahibi olurken ve hatta tuvalet ihtiyacımızı giderirken bile paraya ihtiyaç duyuyoruz maalesef ve bunu kabul etmemeye çalışırsak hem Dünyayı kendimizden, hem de kendimizi Dünyadan esirgemiş oluruz. Madem bu para denilen şey her alanda karşımıza çıkıyor ve ona ihtiyaç duyan onu kullanıyor yani herkes.
Peki, şu an ülkemizde kullandığımız Türk lirasının geçmişini bilen kaç kişiyiz. Durun ben hemen bir izah getireyim.
Liranın tarihi Abdülmecit dönemine dayanır. İlk olarak Osmanlı lirası adını alır ama bu sarı renkteki liralara sarı lira denir. Cumhuriyetin ilanından sonra değişikliğe gidilme kararı alınır ve 1927 yılında yeni paralar dolaşıma çıkarılır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni paraları Birleşik Krallıkta bulunan Thomas de la Rue adlı şirket tarafından basıldı ve daha harf devrimi gerçekleşmediği için üzerinde Osmanlıca yazılar bulunmaktaydı. Maalesef bu paraların değişimi çok masraflı olacağından bu paralar bir süre daha dolaşımda kalma mecburiyeti görüldü. Bu paralara 1. emisyon deniyordu ve bu paraların ön yüzünde Atatürk'ün portresi vardı fakat 1938'de İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanı seçilmesiyle beraber Londra'ya haber gönderilip paraların üzerindeki Atatürk portreleri kaldırılıp yerine İnönü'nün portreleri konuldu. Bu durum o dönem için gayet normaldi hatta gelenek bile sayılabilirdi. Çünkü Osmanlı zamanında da devletin başındaki insanların portreleri paraların üzerine konurdu. Fakat İnönü'nün portrelerinin bulunduğu bu paralar sadece 1951 yılına kadar dolaşımda kalabildi. Adnan Menderes’in hükümeti bu kararı değiştirerek sadece Atatürk'ün portrelerinin bulunduğu paraların basılması talimatını verdi. Böylece Türk lirasının ön yüzünde iki devlet başkanının portreleri bulundu. Türkiye de basılan ilk Türk lirası 5. emisyon grubuna girmekte. 1958 yılında Banknot Matbaasının kurulmasıyla paralarımız artık Türkiye'de basılıyordu. Fakat bu paraların sadece bir kısmı Türkiye'de basılabilmiştir. E5 grubundaki ilk paralar ABD, Almanya ve Birleşik Krallıkta basılmıştır. Geride kalan son dört emisyon tamamıyla Türkiye’de basılmıştır. Bir kaç sıra atlayıp 8. emisyon grubuna gelirsek eğer -çünkü bence en önemlisi basılmasının amacı diğerlerinden ayrılıyor- bu paralar Türk lirasından altı sıfır atma operasyonu kapsamında gerçekleştirildi. Bu hareketle Türk lirasının değer kazanması amaçlanıyordu daha önceki emisyonlarda şimdikinin 10 kuruşuna 100.000 lira deniyordu. 9. Emisyon grubu ise sadece paraların üzerindeki “yeni” ibaresini kaldırma amacıyla basılmıştır.


Türk lirası toplamda 9 emisyon, 24 farklı değerde, 126 tertip banknotla basılmış ve dolaşıma çıkmıştır. Geçmişten günümüze ayrıntılarıyla bakıldığında aslında bu konu çok derin ve incelenmesi gereken bir konu tıpkı kimselerin bilmediği tarihin tozlu sayfaları arasında açığa çıkmayı bekleyen diğer konular gibi. Bana göre bu konuda merak uyandırıcı ve irdelenmesi gerekiyor. Çünkü daha kendi paralarımızı bastıramayacak bir durumdayken paranın nasıl değer kazanması gerektiğini düşünüyor durumdayız. Böyle bir resim kimin hoşuna gitmezki. İnsanların uzun uzun bakacağı, hayran kalacağı, seyrederken bile gözlerini alamayacağı bir tablo gibi. Dediğim gibi biz şu an da Türk lirasını 9. Emisyon grubunu kullanmaktayız. Dünya da görüş nedir bilmem ama bir paranın bana göre değer kazanma çabası içinde olduğunu gösteren şey geçirdiği değişikliktir. Çünkü ancak böyle anlayabiliriz paranın ne kadar değişim gösterdiğini. Türk lirasının daha ne kadar değişeceğini ben bilmem ama şimdikinden daha değerli olacağına adım kadar eminim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder