29 Eylül 2017 Cuma

BİR GÖNÜL İNSANI: HÜSNÜ GEÇER HOCA EFENDİ

                                                                                                          بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin ümmetiyiz bunda hiç şüphe yoktur. Ümmet olmamız bizim için büyük bir şeref lakin sadece ümmete mensup olmak insanın kurtulmasına yetmez. Mademki Hz. Muhammed'in (s.a.v.) ümmeti olduğumuzu söylüyoruz, o halde onun yolunda olmalıyız. İmanlı, dürüst olmalı; namaz kılmalı ve ibadetimizi tam yapmalıyız. Allah'tan korkmalı, kimseyi incitmemeliyiz.
Dünya için çalıştığımız gibi ahiret için de çalışmalıyız. Bizim yurdumuz sadece dünya değil! Ölümden sonraki âlem bizim asıl yurdumuz olacaktır. Eğer fahr-i âleme hakiki manada ümmet olmak istiyorsak, inancımızda olduğu gibi amellerimizde de ümmete uygun davranmamız icap eder. Ancak bu şekilde dünya da ahiret de bizim olur.

Allah (c.c.) Ra’d Sûresi’nin 43. ayeti kerimesinde buyuruyor ki: “Kâfirler: ‘Sen, resûl olarak gönderilmiş değilsin.’ derler.” Yani peygamberimizin peygamber olmadığını iddia ederler. Ayet açık, kim Hz. Muhammed’i (s.a.v.) peygamber olarak kabul etmezse o kâfir olur.

Ey Müslümanlar!

İbni Hacer'in et-Tuhfe adlı en kuvvetli kitabında anlatılıyor ki: “Eğer bugün birisi çıkıp da ‘Günümüz Hristiyanları, Yahudileri Cennet’e gidecektir.” derse o kişi kâfir olur. Çünkü bugünkü Hristiyanlar, Yahudiler Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) peygamberliğine inanmamışlardır.

Allah ne diyor: “Ey Muhammed kim ki sana sen peygamber değilsin derse o kâfirdir.”

Kâfir cennete gider mi?

Sadece onlar değil! Müslüman olduğunu iddia eden Hazreti Peygamber’in (s.a.v.) peygamberliğine inanmazsa o da kâfirdir. Kur’an’ımız bize bunu böyle ifade eder. Gerçek mü’min olan, kâfirler gibi “Sen peygamber değilsin!” demez. Mü’minler der ki: “Sen peygambersin ve biz senin peygamberliğine inanırız.”

Ayetin devamında Allah (c.c.) “De ki: Allah ve kitabın ilmi yanında olanlar, benimle sizin aranızda şahit olarak kâfidir.” buyuruyor.

Çünkü “Muhammed Allah’ın resulüdür.” demiştir. Allah azze ve celle birisine şahitlik ederse, peygamber olduğunu söylerse; kıyamete kadar bütün insanlar o kişinin peygamber olmadığını iddia etseler neye yarar ki?

Peki, ilk olarak şuna değinmek istiyorum:

Ezan-ı Muhammed'i okunuyor. Bir ezanda iki sefer “Eşhedü enne Muhammed’en resulullah” deniliyor. 1 milyon tane cami olduğunu varsayalım. Sadece bir vaktin ezanında 2 milyon kez Efendimiz’in Allah’ın resulü olduğuna şehadet getiriliyor. Beş vakit namazda 10 milyon yapar.

Ey müminler!

Peygamberden başka kimin ismi, günde sadece ezanlar ile 10 milyon kez anılır?

İşte peygamberlik de büyüklük de budur. Bir de kameti, Tahiyyat’ı ve salavatları ilave edelim. Bir günde anılan ‘Muhammed’ isminin sayısı trilyonları geçiyor.

Bu ne din adamlarına nasip olmuş ne de dünya adamlarına.

Bu, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) mahlûkatın en büyük insanı, mahlûkatın en büyüğü olduğuna delalet değil de nedir?

O sadece insanların değil, meleklerin ve peygamberlerin de en üstünüdür. Çünkü bu kadar anılma ondan başka kimseye nasip olmamıştır.

İkinci olarak;

Efendimiz’e (s.a.v.) peygamberlik geldiği zaman koyu bir cehalet vardı. Şirk, küfür, putperestlik, ateşperestlik… Lakin sadece bir insan çıktı ve dedi ki: “Lâ İlâhe İllallah, Muhammed’en Resulullah.” (Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed onun elçisidir.)

Ve bu kişi bütün dünyaya meydan okudu. Sadece bir kişiydi ama davasında başarılı oldu. Dini zuhur etti, inkişaf etti.

İslam’ı, 33 yıl zarfında Avrupa'nın kalbinden tutunuz da tâ Çin hududuna kadar yaydı. İşte peygamberlik budur. Günümüzde bir yazar ne kadar bilgin olursa olsun, ne kadar iletişim ve haberleşme imkânlarını kullanırsa kullansın, ne kadar zengin olursa olsun en fazla İstanbul’unki kadar bir nüfus o adamın yazdıklarını okur. Belki de okumaz. Peygamber (s.a.v.) hayatta iken Kur’an’ı bütün Arabistan'a yaydı.

Tabii ki Cenâb-ı Allah kendisine yardım etti de bu seviyeye ulaştı.

Allah Subhanehû ve Teâla nasıl ki zahiren bizi Peygamber aleyhissalatu vesselama ümmet kıldı, hakikaten de bizi ona ümmet eylesin. Bize ve çocuklarımıza onun ahlâkı ile ahlâklanmayı, onun ibadeti ile ibadetlenmeyi nasip eylesin.



صلى الله على سيدنا محمد و صحبه وسلم

و هو على كل شيئ قدير 

SÖYLEŞİ: HÜSNÜ GEÇER

2 yorum: