Esselamu Aleykum ve Rahmatullahi ve Berekatuh[1],
Bundan iki buçuk sene evvel Allah, ramazan ayının son günlerinde bir emanet gönderdi. Kızımı kucağıma aldım ve ensesini kokladım. Almış olduğum koku beni benden aldı çok uzaklara götürdü. Birkaç gün sonra ortadan kaybolup uçup gidecek ve belki de daha sonra ölümünde yoğun bir şekilde üzerinde yeniden taşıyacağı Cennet’ten gelen bir koku.
…
Bundan on sene evvel bir haber kanalında Amerika’nın Afganistan işgalinde vurduğu bir gencin görüntüsünü seyrediyordum. Ortada bir masum şehit ve etrafında üzerinden akan kanı koklayarak “Koklayın koklayın Allah aşkı için koklayın” diye haykıran halk sevinç gösterileri yapıyordu.
…
aRABça’da şehiyd
شهيد şehiyd gibi rahiym, keriym, aliym, aziyz, cemiyl, aRABça’da faiyl vezninde gelen kulağımızın aşina olduğu kelimelerden. Faiyl vezni; daha iyi anlaşılır ve büyük bir hakikatin görünür olması için önce manaya bir abartma katar mübalağa icra eder. Ayrıca belli bir zümreyi ( kısmı topluluğu) veya şahsı kapsamada kullanılır. Er-Rahman ve Er-Rahim[2] de olduğu gibi, iki kelime de rhm den türemiştir. Er-Rahiym yalnızca belli özellikleri taşıyan sınırlı bir zümreye akacak rahmettir.
Her gün birkaç defa duyduğumuz ezandaki ‘eşhedu’ kelimesi de aynı kökten (şhd) gelir. ‘Ben şehadet ederim ki...’ İnsan neye şahid olur?[3] Neye şehadet eder? Şehadet etmek; bilinçli bir şekilde bilmek hiçbir kaçak sızıntı olmadan net halde görmektir. Allah’tan başka ilah olmadığını O’ndan başka varılacak[4] hiçbir yol olmadığını bilmek ve görmektir.
Ölüp giden tüm bedenler ilk andan itibaren çürümeye kokmaya başlarken, O’nun sistemine yaşarken teslim[5] olmuş[6] ve böylece ölmüş kişinin cesedi etrafa güzellikler ibretler ve ayetler katar.
Gayb ve şehadet âleminin bilgisi yalnızca Allah’tadır.[7] Allah; dileyene, hak edene, şahit olarak yaşayana, nefes alıp verirken Allah’ın varlığına ve tekliğine şehadet edene[8], bu bilgiyi verir. Evet, elhamdulillah bizler gayba[9] inandığımızı zannediyor, gayba inanan kimseler olarak haşr olmayı[10] ümit ediyor “âmin” diyoruz. Yalnız tam manası ile gayba (görünmeyen olarak adlandırdığımız kısma) ne kadar inanıyoruz? Büyüklerimizin zikrettiği üzere gayb görünmeyen değil, görülemeyendir. Böyle olmasa şehadet alemine kavuşmuş /şehit olmuş kişinin yüzündeki tebessüm nasıl gerçekleşir?! Kim bilir daha nelere şahid oldu neler açıldı[11] giderken.
Ne demişti hisseden?[12]
“Ölümün rüzgârı yalarken yüzümü, Mis gibi kokusu geliyor cennetin,
Hamd edip, şükredip verdiği bu cana, Yeniden iade ediyorum Rabbime.”
…
Selam diyarına doğru yolda şehadet[13]
...sonrasında içeri girdim baktım ayağım kayıyor, herkes bir taraflara koşuşturuyor, yerler ıslak sandım oysa her yer kan. Birkaç kapı pencere önü arbedesi bitince, düşünmek için yerime oturdum. Üzüldüm.. Emanetleri yerlerine ulaştıramazsak insanlar bir daha Mescid-i Aksa ve çevresi için yardım göndermezler dedim. Oturduğum yerde kafamı bu düşünce ile çevirdiğimde, etrafımın onlarca yaralı ile dolu olduğunu gördüm ve gözlerim ister istemez doldu. Ne yapıyoruz ya Rabbi doğru yolda mıyız düşüncesiyle arafa girdim. Yanımda bulunan arkadaşım ne düşündüğümü bilmeden “ne olursa olsun Ammar, bugün üzülme günü değil” dedi. Orada bir defa daha uyandım ve kendime “Ammar, işte sana ayet şehitler içeride git bak ve kanlarını kokla!” dedim. İçeri geçtim bir baktım ki dört tane şehit yerde yatıyor üzerlerinde Türkiye bayrağı, Filistin bayrağı ve Kelime-i Tevhid bayrağı var. Akdeniz’in ortasında dört tane şehit yatıyor. Üzerimde bir hafiflik oluştu, yük komple kalkıp gitti. Şehitlerin birinin başına geçtim ve yavaşça örtü olarak kullanılan bayraklardan birini açtım ve elimi kanına sürdüm.
“Ya Rabbi” dedim. “Durumum, Hazreti İbrahim’in durumu gibi, elbette sana inanıyorum yalnız bu yolculuğun durumu hakkında kalbimin tatmin olmasını diliyorum”[14]
Sonrasında elimi burnuma götürdüm “Subhanallah” misk kokuyor. Ya Rabbi elhamdülillah, Allahu ekber ve lillahilhamd. Bulunduğum yerden kalktım ve bir iki arkadaşa durumu izah ettim, gemideki ana vazifem olan tercüme için ayrıldım. Tekrar şehitlerimizin yanından geçerken bir yolcunun kana elini değdirip yüzüne esans diye sürdüğünü gördüm. Ne güzel dosttur.[15] Allahu Ekber! Görülemeyen görünür oldu “misk kokusu”
…
Kızımı kucağıma aldım ve ensesini kokladım. Almış aldığım koku beni buralara kadar getirdi. Aradan altı buçuk sene geçti âleme şahit olan o şehidin kan kokusu hala burnumun ucunda. Yeni doğan bebek ile şehit kanı kokusu arasında sadece yoğunluk farkı var. Dünyaya tertemiz saf gelenin kokusu daha hafif. İnsanın bedeni ve çevresi kirlenmeye başladıkça mücadelesini arttırması gerekiyor. Allah’a giden yolu açmak için cihat edip O’nun yolunda ruhumuzu teslim etmemiz aslına döndürmemiz gerekir. Saflığı, temizliği, berraklığı ve cenneti temsil eden o misk kokusunun[16] aslı hepimizde var.
Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyuruyorlar “Binekler ancak üç mescid için yolculuğa çıkarılır…”[17] Bunlardan bir tanesi Mescid-i Aksa. Şimdi bizler Mescid-i Aksa’ya elimizi kolumuzu sallayarak gidebiliyor muyuz? Arabamızı, gemimizi, uçağımızı bu yolculuk için hazırlayabiliyor muyuz? Hep beraber bunun için düşünmemiz, çaba harcamamız ve Allah’ın emirlerinde ve Resulünün izinde hemen, çarçabuk, acilen birleşmemiz[18] lazım. Bunun için tek yol O’nun kitabının çokça okunmasıdır. Kur’an çokça okunan demektir, O’nun kitabı çokça okundukça kapalı olan her şey açılır. İnsanın içi dışı sağı solu altı üstü önü arkası O’nun nuru ile dolar. Allah göklerin ve yerin Nur’udur.
Allah bizlere ayetlerini gösteriyor, ayetler her yerde var. Gözlerimizdeki filtreleri iyi ayarlamamız gerekiyor. Allah bizlere O’nun rızasında kullanabileceğimiz ameller, düşünceler ve bakışlar nasip eylesin.
[1] Fayda sağlaması için yanınıza meal alınız.
[2] Fatiha Suresi Ayet no:1
[3] Araf Suresi Ayet no:172
[4] Bakara Suresi Ayet no: 156,157
[5] Bakara Suresi Ayet no:122/131
[6] Tegabun Suresi Ayet no:1
[7] Haşir Suresi Ayet no:22
[8] Bakara Suresi Ayet no:151/239
[9] Bakara Suresi Ayet no:3
[10] Meryem Suresi Ayet no:61
[11] Nebe Suresi Ayet no:19, Zumer Suresi Ayet no:73
[12] La edri
[13] 31 Mayıs 2010 Rotamız Gazze- Mavi Marmara Gemisinde
[14] Bakara Suresi Ayet no:260
[15] Nisa Suresi Ayet no:69
[16] Bknz: Peygamberimizin şehitler hakkındaki hadisi şerifleri
[17] Buhari: Fadlu’s- Salati fi Mescid-i Mekke ve’l-Medine 1, Ebu Davud: Menasik 94,95
Ahmed b. Hanbel: Müsned 2/234,238,278
[18] Ali İmran Suresi Ayet no:103
[15] Nisa Suresi Ayet no:69
[16] Bknz: Peygamberimizin şehitler hakkındaki hadisi şerifleri
[17] Buhari: Fadlu’s- Salati fi Mescid-i Mekke ve’l-Medine 1, Ebu Davud: Menasik 94,95
Ahmed b. Hanbel: Müsned 2/234,238,278
[18] Ali İmran Suresi Ayet no:103
Makale: Ammar Yağcı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder