بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Kehf Suresi 107-110
İnsanlar dünyaya geliyor, ölüp gidiyor. Cennet hayatı dünya hayatı gibi değildir, cennete giren ebediyen içinde kalır. “Şüphesiz iman edenler ve salih amel işleyenler için Firdevs Cenneti konak ya da kahvaltı olur.” Peki, ebedi kalacaklar ama acaba ondan başka bir yere nakil olmak isteyecekler mi? İstanbul'da yaşayan bir insan “Keşke ben Kayseri'ye gitsem.” Kayseri'de olan biri “Keşke ben Erzurum'a gitsem.” Der. Veyahut Türkiye'de yaşayan müminler “Keşke ben Medine’de Efendimize (s.a.v.) komşu olsaydım.” Der. İnsan bazı yerleri gezmek, görmek ister ve böyle temennilerde bulunur. Lakin Cennete giren başka yere gitme temennilerinde bulunmaz. Cennetten çıkmayı, yer değiştirmeyi istemez. Çünkü cennet ve içindekiler Allah’ın insanlara verdiği başka bir nimettir. Oraya giren bir insan yiyip içmekten, arkadaşlık edip ilişki kurmaktan ve hatta yüce Allah'ın cemalini görmekten öyle bir zevke dalar ki oradan ayrılmak aklına bile gelmez. Lakin böyle bir cennete girebilmek için farklı bir iman gerekir. İmanın yanında Efendimiz’in (s.a.v.) getirdiği her şeye uymak gerekir. Haram dediğine haram deyip sakınmak; helâl dediğini helal kabul edip peşinden gitmek; farz dediğini her şeyin önünde tutup yapmak gerekir. Farklı bir iman böyle olur. İmanın şartları altıdır:
1. Yüce Allah'a iman,
2. Meleklere iman,
3. Peygamberlerine iman,
4. Kitaplarına iman,
5. Kaza ve kaderin Allah’tan olduğuna iman,
6. Ahiret gününe iman.
İcmali olarak bunlara inanıp Kelime-i Şehadet getiren mümindir. Bu, müminin cennete uçabilmesi için bir kanadı olur. İkinci kanat ise mânâ âleminde uçurur, dünyanın huzurlu hayatına, ahiretin mutluluğuna ve saadetine kavuşturur. Bu kanat ise salih ameldir. Salih amel; Allah'ın rızasına uygun olan, güzel olan her şeydir. Cömertlik, iffetli olmak, yardımseverlik, paylaşmak, sevgiyle yaşamak, şefkatli olmak, zikretmek, ibadet yapmak… İnsanın imanı varsa ve salih ameller de işlerse Firdevs cenneti ona konak olur. Bu, Cenab-ı Allah'ın sözüdür. Tastamam doğrudur, hâktır. Allah’a hamd olsun bugün Müslümanların elinde iman var ama güzel işler çok azaldı. İffet kalmadı, zina çoğaldı; doğruluk kalmadı, eğrilik ve yalan çoğaldı; emanet kalmadı, ihanet çoğaldı; sevgi ve muhabbet kalmadı, düşmanlık çoğaldı. İşte bu bizi geri bırakır. Sanmayın ki imanlı olan salih amel işleyen bir insan sadece Firdevs cennetini hak etmiştir. İmanlı olup salih amel işleyen bir insan ahirette cenneti kazandığı gibi dünya da kendisine cennet olur. Cenabı Allah kendisine huzur ve neşe verir. Evladından, komşusundan, ülkesinden, vatandaşından yani herkesten fayda ve iyilik görür.
Şimdi insanlar sabaha kadar yatıyor, namaz kılmıyor, herhangi bir gözün ona bakmasından rahatsız olmuyor, kimseden utanmadan açık saçık giyiniyor... Böyle davranan insanların cennete girmesi de dünyada huzur bulması da zor. Bizi çökerten ahlaksızlıktır, salih amelin az oluşudur. Dünyada huzurlu, mutlu bir hayatın yolu; ahirette cennete girmenin yolu güçlü bir imana sahip olmak ve salih amel işlemektir. Şayet biz iyi iman sahibi olursak, güzel işlerle meşgul olursak yaptığımız ve yapacağımız dualar da kabul olur. Eğer bizde iman zayıflığı olursa ve işlediğimiz ameller kötü olursa bilin ki bize kulak asılmaz. Senin bir işçin olsa ve işçinden tembellik ve ihanet görsen ona önem vermezsin, kulak asmazsın. Bizler de yüce Allah'ın kullarıyız. Ona hakkıyla kulluk yapmamız lazım. İmanlı olup güzel işler yaparsak iyi bir kul oluruz. Bunları yapmadıktan sonra Cenabı Allah'tan yardım alamayız, dünyada da huzur bulamayız.
“Şüphesiz inananlara ve salih amel işleyenlere Firdevs cenneti konak veyahut kahvaltı olur.” Firdevs Cenneti nedir? Hadiste geçiyor ki Arş-ı Âlâ’nın altındadır, hiçbir cennet tabakası ondan yüksek değildir, diğer cennetlerin suları hep oradan akar. Aynı zamanda Hazreti Muhammed Mustafa’nın (s.a.v.) makamıdır. Oraya giren Muhammed Mustafa’ya (s.a.v.) komşu olur.
Enes bin Malik (r.a.) diyor ki: “Allah Rasulü’ne 9–10 yıl hizmet ettim. Bir kere bana ‘Öf!’ demedi. Yaptığım bir iş hakkında hiçbir zaman ‘Niçin böyle yaptın?’, yapmadığım iş hakkında ise ‘Şöyle yapsaydın ya!’ ya da ‘Beceremedin, ne kötü yaptın!’ dediğini duymadım. On yıl boyunca bir kere zorlanacağım bir iş vermedi. Bir işi beceremeyip zayi ettiğimde bana kızmadı, beni kınamadı. Hatta ailesinden biri bir konuda beni kınamak istediğinde onları engelleyerek: ‘Onu bırakın! Eğer öyle yapması takdir edilseydi mutlaka yapardı.”
Peygamberimiz (s.a.v.) kimsenin ayıbını yüzüne vurmazdı. Hizmette cidden bir bozukluk görseydi davranışıyla, mimikleriyle onu uyarırdı. Asla diliyle kimseyi rahatsız etmezdi. Cenabı Allah bütün babalara, evlatlarına karşı bu ahlakı nasip eylesin; büyüklere de küçüklere karşı bu ahlakı nasip eylesin. Yine Enes bin Malik’ten: “Peygamberimiz bana buyurdu ki:
- Benden bir istekte bulun.
- Ya Rasulallah! Şimdi mi isteyeyim yoksa düşünmek için vaktim var mı?
- Düşünebilirsin.
Bir müddet düşündükten sonra Efendimiz’e (s.a.v.) geldi. Efendimiz sordu:
- İsteğin nedir?
- Ya Rasulallah cennette seninle beraber olmayı istiyorum.”
Biliyor ki Rasulullah'ın isteği, duası reddedilmez. Enes bin Malik mal da isteyebilir, evlat da isteyebilir, makam da isteyebilirdi… Ama hiçbir dünyalık istemiyor. Çünkü Efendimizle birlikte olmanın nasıl bir nimet olduğunu biliyor. Ahirette de bu nimetten mahrum olmak istemiyor. “Peygamber Aleyhisselam bu isteğe şöyle cevap veriyor:
- O zaman bu amaca ulaşabilmek için çok namaz kılarak bana yardımcı ol.”
Şimdi sünneti, nafileyi bir köşeye bırakın insanlar farzı kılmıyor ama yine de “Cennet benim hakkımdır, cennetin en güzel köşesinde ben oturacağım.” diyor. Bu, laf-ı güzaftır.
Önce iman olacak. Sonra namaz geliyor. Kendin namaz kıldığın gibi hanımın, evlatların, hatta gelinlerin de kılacak. Senin mahiyetinde olan herkesin namazından da sorumlusun. Eğer bir aile sabahleyin kalkıp, abdest alıp, sabah namazını kılsa; el açıp Allah'a dua etse, Cenabı Allah onları mutlu etmez mi? Allah onları mutluluğun zirvesine çıkarır. Bizler de ahirette Peygamber Aleyhisselam ile birlikte olmak istiyorsak sağlam bir imana sahip olup salih amellerden ayrılmayacağız ve beş vakit namazı hayatımızın en önemli işi haline getirmeliyiz. Bakın Cenabı Allah Celle Celalühü ne diyor? “Eğer iman ve salih amel olursa; Firdevs Cenneti konak olur.
Dünyada konak geçici bir şeydir. İnsan konaklar, sonra gider. Eskiden her köyün bir konağı vardı. Köy odası derlerdi. Köye gelen misafir orada ağırlanırdı. Peki, Firdevs Cenneti konak olursa nasıl olur? Mesela evinize uzaktan bir misafir gelmiştir. Önce bir su, bir çay veya atıştırması için bir şeyler ikram edersiniz. Ama çok yememesini tembihlersiniz. Çünkü bu atıştırmalıktır. Ona daha yemek ikram edeceksinizdir. İşte Firdevs Cenneti de hak eden Müslümanlar için bu mahiyettedir. Cenabı Allah Firdevs Cennetinde insanın aklının hayalinin almayacağı nimetler verir. Cennette gözün görmediği, kulağın işitmediği, kalbin hissetmediği nimetler vardır. Aynı zamanda Firdevs Cennetine girdikten sonra içinde ebedi kalırlar. Orası dünyadaki gibi geçici bir konak değildir. Ebediyen genç kalırlar yaşları hep otuz üç olur. Hazreti Muhammed'in (s.a.v.) ahlakında, Hazreti Yusuf Aleyhisselam’ın güzelliğinde olurlar ve oradan ayrılmayı da asla istemezler. Allah sağlam imanı, salih ameli ve ihlası cümlemize nasip eylesin. Firdevs Cennetine girmeyi kazandıracak ameller işlemeyi bize nasip etsin. Dünyada O’nun rızasına ulaştıracak yoldan gitmeyi, cennette cemalini günde iki kez görmeyi bizlere nasip buyursun.
صلى الله على سيدنا محمد و صحبه وسلم
و هو على كل شيئ قدير
SÖYLEŞİ: HÜSNÜ GEÇER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder