İslamofobi ilk olarak 11 Eylül saldırılarından sonra gündeme gelmiştir. Başlangıcı bu olaydır diyebiliriz. Amerika Birleşik Devletleri, 11 Eylül saldırılarında ölen 2974 kişi için sadece Irakta 1.12 milyon kişi öldürdü, bir nevi katletti. Sadece Irak’ta değil daha nice İslam ülkesinde oyunlarını sürdürmektedir. Suçu sadece Amerika ya da diğerlerinde aramayalım. Çünkü bizlerin de yani Müslümanların da suçu var. Burada şunu demek istiyorum: Kâfir, münafık zaten hep zulmedecek. Müslümanlar olarak bir olmadığımız sürece işte bu yüzden suçluyuz diyorum. Ya bizler bir olacağız, kimse bize dokunamayacak, zarar veremeyecek, kanımızı dökemeyecek ya da ihtilafa, ayrılığa, küskünlüğe, dargınlığa devam edeceğiz, hiçbir zaman yüzümüz gülmeyecek. Bunun bir sebebi de bizim kendimizi, neslimizi, en önemlisi de dinimizi unutmuş olmamız. Unutmadık desek bile bildiğimizi uygulama konusunda çok zayıfız.
Geçmişimizden örnek verelim. Şimdi İspanya diye bildiğimiz topraklar Endülüs Emevileri’nin hâkimiyetindeyken, Avrupa’nın geri kalmış toplumuna yol gösteren bir yıldızdı. Ne zaman ki Endülüs toprakları Emevilerin elinden çıkıp İspanya oldu, işte o zaman medeniyet ve ilim yerini kan ve gözyaşına bıraktı. Osmanlı İmparatorluğu da İslam’dan uzaklaşmaya başladığı zaman biz Müslümanların başından zulüm, gözünden gözyaşı eksik olmadı.
Bizler şu anda hayatımızı İslam’a göre tanzim etmediğimiz için birlik olamıyoruz. Emperyalist sistem de bunu istiyor: Böl, parçala, yönet. Bu arada doğal olarak ümmet coğrafyası kan gölü.
Birbirimizi öldürüyoruz. Dinini, vatanını, canını savunmak için Allahuekber diye savaşan mücahidlerin karşısındaki düşman bellediği de Allahuekber diyerek savaşıyor. Allah için savaştığını söyleyip Allah’ın haram kıldığı cana kıymak nasıl Müslümanlıktır?
Söylemeye çalıştığım şu ki: İslamofobi biz bir ve diri olduğumuz sürece hiçbir şey ifade etmez. Biz diri ve uyanık olmak zorundayız. Hayatımızı İslam’a göre tanzim etmeliyiz ki muzaffer ve muvaffak olalım. Bizim gayemiz ve isteğimiz, zalimlerin sustuğu mazlumların da konuşabildiği, hak ve adaletin tesis edildiği, İslam’ın hüküm sürdüğü bir dünya...
Deneme: Ahmet Can Koraş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder