Kuran’ın gündeminde önemli bir yer tutan bu konuyu, birçok ayette bahsi geçmesine rağmen hepsine tek tek değinmeden, belki bir derleme ile yetersizde olsa değerlendirme yoluyla fark etmeye çalışacağız. Bu anlamda bilinen en meşhur ayetle başlamak istiyorum.
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
"Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o, onlardan olur. Şüphesiz Allah zalim kavmi doğru yola iletmez." (Maide /51)
Kim bu zalim topluluk bir anımsayalım. Hani Hazreti Musa Aleyhisselam’a verdiği eziyetlerle ilahi kitabımıza tabiri caizse manşet olmuş, lanetlenmiş kavim. Hani şu mazilerinde her türlü çirkin fiiller görülmüş helak edilmiş güruh. Peygamber katletmiş, dünyayı ağlatmış zalim kelimesinin her harfine hakkıyla layık olan, Allah düşmanları. Hatırlarken dahi içimizdeki öfkeyi bastıramadığımız bu küfür ehli hakkında bildirilmiş malumatlar İslam camiası için peşin ihtar ve ayan beyan tarih dersidir. Fakat ne yazık ki Kuran’ın inişi asırlardır tamamlanmış olsa da sindirilmesi eksik kalmıştır. Zira mezkûr mümessilimiz varken tekerrür cüretini göstermenin başka açıklaması olamaz. Cehalet çukurunu derinleştirmekten başka bir işe yaramayan bu tutumla kardeşlik mefhumu kadar İslâmı da kalbinden vurduğumuzu bilmeliyiz. Sebepleri arasında gezindiğimizde en kalıplı ve baş belası olanı önlerde göreceğiz ki o ırkçılıktır. Manası kabaca şöyle; tehlike bakımından dengi bulunmayan, içinde kötülüğün her fikrini barındırabilen, kimilerince marifet sanılan ve fikir akımı denilen yüz karası acziyettir. Konu hakkında yazılmışların hesabını tutmak imkânsız. Önemi fehmedilsin diye ayet ayet şiddetli tenzih emirleri yağdırılmıştır müminlerin üzerine. Hoşgörü dini, mensuplarının menfaati için koyduğu bu seti doğasında sevgi olan insanlığın yüreğini, Allah’a, Resulün Sallalahu Aleyhi ve Sellem’e ve Mümin kardeşlerine umman gibi açmayı tavsiye ederek hafif ve kolay kılmıştır. Aklımıza gelebilecek her güzelliği, gelemeyecek tüm hikmetleriyle donatan ve kullarına benzersiz ikramlar sunan Rabbimize hamdolsun. Kendinizi bir an Adem Aleyhisselam ile Havva annemiz gibi hissettiniz mi? Bir yanda envai çeşit nimetler diğer yanda tek ama çelici bir yasak..
Yanlış kendisinden dönülmemek suretiyle kapkara günahlara açar kapıyı. Ve biz insanlığı oluşturan Müslümanlar neresindeyiz bu sarmalın?
Resmi rakamların bir buçuk milyar diye belirlediği İslam coğrafyası asrısaadetin ruhundan koptuysa, içinde sevgi çoraklaşmış toprak verimsizliğinde hissediliyorsa açıp kalbimize bakalım. Hepimizin tek tek bu felakette payı olduğunu ve bu menfur değişimi muazzam dönüşle öze kavuşturmanın yollarını aramalıyız. Necip Fazıl’ın satırlarında rastladığımız; kim var diye seslenince sağına soluna bakınmadan ben varım cevabını veren şuuru kemiklerine geçirmiş bir ruh ile ihya etmeliyiz varlığımızı. O’cu Bu’culuktan sıyrılıp Biz’cilikte kilitlenmeli, etnik farklılıkların, fiziksel duruşların, maddi ağızların değil Allah adına yaşamanın belirleyici unsur olduğunu esas almalıyız. Şayet aynı Rabbe secde ettiğimize, uğradığı eziyetten ötürü kayıtsız kalabiliyorsak, aynı kitabı hak bilip birbirimizi tanımamayı reva görüyorsak, yancılığa uçtuğumuz mancınıkta cam kenarına geçebiliriz. Ağlayanla gülebilmekmiş marifet derken şair, biz acıya üzülmeyi lütuf addediyorsak bravo canlı olduğumuzu ispat ettik demektir. Zalim masumun ağladığı her alanda baş gösterendir. Biz feryatları duymadığımız gibi ölümlere yorum getirir olduk. Hakkı batılı seçmektense fikrimizce haklıya alkış tutar hale geldik. Aslında bu evrimin bizi şekillendirdiği korkunç insanı sıradanlaştıran yine bizleriz. İyi biliyoruz hayatın geçiciliğini, dünyanın içindekilerle aldatmacadan ibaret olduğunu ve hakikate Hakla erişilebileceğini. Öyleyse kalkmak icab eder. Vakit kaybetmeden derhal şimdi!
Ömervari bir dönüşüm, 10 dakikalık bir değişim, ömürlük saadete ulaştırır. Gönlü kirlerden arındırmak ile başlayacağımız bu serüven, imanı ince ince ama kuvvetli yerleştirmekle devam etmeli kalp odacıklarımıza. Kucaklaşabilmeliyiz adı insan olan her dünyalı Müslüman’a. Bu samimiyet, bu teslimiyet, bu sadakat.. Göklerden ılık ılık rahmeti yağdıracak ben kefilim. Bereketli hayata kavuşmanın en mühim düsturudur bu. Seçim senin dostum. Elim sana tutman için uzanmış felahın için bekler. Şair değimiyle göğe bakabiliriz kardeşçe...
Sevgiyle kalın.
Deneme: Sümeyye Şahperi İnanç
Kalemine sağlık üstadım .
YanıtlaSil